İletişim esnasında kendi gerçeklerimizden bakmak, bizlere öğretilen en temel alışkanlıktır. Yaşamımız boyunca edindiğimiz doğru ya da yanlış bilgiler, deneyimlerimiz, duygularımız, değerlerimiz ve düşüncelerimiz, bakış açılarımızda subjektif algılar doğurur. Kültürel ve kişisel olarak çevreden aldığımız bu verileri subjektif algılarımızla anlamlandırırız. Kattığımız bu anlamlara dayanarak ön yargı ve varsayımlarımızı besleriz ve mesajları buna göre yorumlarız. Bu yorumlardan geliştirdiğimiz sonuçlar bir gün gelir ki inançlarımız halini alır ve bu inançlarla eyleme geçeriz.
Yani iletişimin en başında olgunlaşmaya başlayan subjektif algılar aracılığı ile beslenen inançlar kendimize ait yeni düşünce kalıpları oluşturur ve biz de ona göre davranırız.
İşte bu nedenle iletişimde en temel engel biziz!..
Beş duyu, iletişimde birer araçtır. Beyin ise bu duyularımız vasıtasıyla tüm verileri yukarıda anlattığımız süreçten geçirerek süzen ana kumanda masasıdır. İletişimde beş duyumuza rağmen engeller bu nedenle bizden kaynaklanmaktadır. Ana kumandadaki bu bakış açısını bu yüzden ancak öz’de yolculuklarla yakalayabiliriz.
baktığımızda adres kendini zaten belli ediyor. Kendinle çok konuştuğunda zihin devrede kalıyor. Bunun anlamı sadece kendi gerçeklerinde kalıyorsun. Sessiz kaldığın anlarda ise daha çok duyuyor daha çok anlıyorsun. Bunun anlamı gerçeğe olduğu gibi tanıklık ediyorsun. O zaman iç sesini sustur, varsayma, farz etme ve sor. Sorarsanız öğrenirsiniz. Öğrenmenin yolu karşılaşmaktan geçer. Kendi farkındalığınızla karşılaşmak, kaynaklarınıza erişim sağlar ve tüm duyularınızı daha etkin kullanırsınız.
Biz bunun farkında olduktan sonra bu konudaki yetkinliklerimizi geliştirerek, daha doğru kullanarak bu iletişim engelleriyle baş edebiliriz.
Yani sözün özü şu ki, anlaşılmayı beklemekten bir süre vazgeçip, zihninizi susturup anlamaya çalıştığımızda hayatın büyüsünü yakalıyabiliyoruz.
Bunu Gayrettepe Metro İstasyonundaki Karanlıkta ve Sessizlikte Diyalog’ta bireysel olarak katılabileceğiniz altmış dakikalık simülasyonda ya da takım olarak dahil olabileceğiniz atölye çalışmasında muhteşem bir deneyimle yaşayabilirsiniz. Görme ya da işitme duyularımızdan birini kullanmadan yaşadığınız bu deneyimde neler olup bittiğini anlayabilmek için diğer duyularınızı bir kaç dakika içinde nasıl daha fazla devreye soktuğunuza hayretle göreceksiniz. Anlaşılmak yerine anlamaya çalışmakla kendinizi keşfedeceksiniz. Diyalog Müzesi burası ve “öğrenmenin yolu karşılaşmaktan geçer”. Gelin, kendinizle karşılaşın. Ertelemeyin, gelin ve bu sıra dışı deneyimde kendinizle tanışın. Sonra iş ve özel yaşamanızı sürdürürken beş duyunuzu beş beşlik kullanarak kendini, insanı ve hayatı keşfetmenin tadını çıkarın.
Selnur Gülek