Amaç
Düşündüklerimizin ve yaptıklarımızın kapsamı, fark edemediklerimizle sınırlıdır. Üstelik, fark edemediğimizi fark edemediğimiz için de fark edememenin düşüncelerimizi ve eylemlerimizi nasıl şekillendirdiğini fark edene kadar değişim için yapabileceğimiz çok az şey bulunur.
Bireyin kendini tanıması, insanı tanıması ve hayatı tanıması bir ömre sığacak bir şey değildir. Ancak Stefano D’Anna’nın dediği gibi karşılaştığın her durum ve kişi, senin dünyanın aynasında yansıyan görüntündür. Karşılaştığın her insan, sendeki bir değeri ortaya çıkarmak, kendini tanımana yardımcı olmak için var. Önemli olan bunu fark etmektir. Bu farkındalıkla sağlıklı ilişkiler kurarak, iletişimde kuşaklar ve kimlikler arası çatışmalar da dahil yönetemeyeceğimiz hiçbir şey yoktur.
Farkındalık özgürlüktür. Özgürlük seçeneklerin çoğalmasıdır. Bunun için ruhumuzun geride kalmaması, dinlenmesi, dinginleşmesi, rahatlaması gerekmektedir.
Bunun için özgürlüğünüzü yakalayacağınız keyifli bir keşif gününe var mısınız?
Bu seminerin amacı, yaşamın hızında savrulup giderken, sistemlere bağlı olduğumuz lastiği elden bırakmamak ve kimlikler arası karmaşadan kurtulmak, ego kimliğinin esiri olmamak ve sağlıklı iletişim için ufak bir dokunuşa ihtiyaç olduğunu ortaya çıkarmak ve bunu nasıl hayata geçireceğimiz keşfetmektir.
Bu eğitim daha çok katılımcıların öncelikle kendini tanıma ve sağlıklı ilişki yönetiminin akılda kalıcı, benimsenecek yollarını keşfedecekleri ve bir nevi ruhlarını dinlendirecekleri baltayı bileyleme eğitimi olacaktır.
Baltayı Bileyleme ifadesi Etkili İnsanın Yedi Alışkanlığı kitabının yazarı Setephen R. Covey’e aittir. Kitapta anlatılan hikayeye göre, adamın biri ormanda nefes nefese odun keserken, yanından geçen bir yolcu neden bu kadar kendini yorduğunu sormuş. O da tüm odunları kesip işini bitirmek zorunda olduğunu söyleyince, yolcu ona şöyle demiş: “Arada baltayı bileylersen, odunları daha hızlı ve kolay kesmiş ve işini daha az yorularak bitirmiş olursun” demiş.
Biz de bu eğitimle sizlere baltayı bileyletmek istiyoruz. O nedenle şehre hem yakın hem de şehir yaşantısından uzakta, bol oksijenli Prens Adaları’ndan birinde sizleri ağırlamaktan mutluluk duyacağız.