Çocuk Merakı İle Dinle

Akıl ve Yürek Bizimledir
10 Ocak 2018
Değerlerle Yaşamak
10 Ocak 2018

Başkaları tarafından doğru anlaşılamadığımız zaman, “anlatamadım galiba” diyerek kendimizi iyi ifade edemediğimizden ya da başkalarını anlayamadığımızdan şikayet eder dururuz. Bu aslında “anlamadın galiba” imasını da içerir.

Burada yapılan en temel hata, karşılıklı olarak birinci seviye dinleme yani sadece kendine odaklı dinlemedir. Bu seviyede bir dinlemede dinleyen kişi kendi ihtiyaçlarına, kendi yorumlarına, kendi iç sesine kulak verir ve farkındalığı kendi üzerindedir. Böyle olunca da dinlerken bile kendi inandığı bir düşünceyi, bir fikri, bir inancı, bir yöntemi, karşısındaki zihne dayatarak kabul ettirmenin peşindedir. Kişiyi dinlerken kendi odağına göre yönetmeye çalışıp, istediği olmayınca küçük bir çocuk gibi hayal kırıklığı yaşar, öfkelenir. Adeta kendine hipnozlu yaşar. Karşısındakinin ne hissettiğinin, ne yaşadığının, neden yaşadığının farkında değildir. Zira kendine yönelik hipnoz, bütün dış algı kapakçıklarını kapatır.

Oysa biz kaygılandık diye başkası da kaygılanacak değil, biz başardık diye de başkası başarmak zorunda değil. Kimse istediğimiz gibi olmak durumunda değil. Bizim değerlerimize uyuyor ya da ters düşüyor diye, bizim fikrimiz bize çok parlak geliyor diye, herkesin bunu anlaması gerekir diye, biz istedik diye, diye, diye diye… Başkası da buna uymak zorunda değil. Çünkü hepimiz çok farklıyız ve kişinin seçme özgürlüğü vardır.

Bunun bazen geç farkına varsa da insanoğlu, hiçbir şey için geç olmadığını hatırlamalı. Aksi halde hayat geçiyor!.. Bunun için önce o rüyandan uyan!.. Kendine odaklı yaşamayı bırak. Sadece kendine odaklı yaşadığında, kendini bile görmüyorsun ve işler yolunda gitmiyor.

Önce uyan ve kendine bir de dışarıdan bak. Nerede olduğuna bak. Kiminle olduğuna bak. Kim olduğuna bak. Duyup duymadığına bak, anlayıp anlamadığına bak. Neden böyle olduğuna, aslında neye ulaşmak istediğine bak. Buna bağlı eylemlerine bak. Eylemlerinin ve seçimlerinin seni nereye götürdüğüne bak.

Uyan ve gör artık. Birinci seviye dinleme hipnozundan uyanırsan kendini de diğerlerini de daha iyi anlar, şikayet etmek yerine çözümün bir parçası olursun.

Kendine değil, dinlediğin kişiye odaklı dinlersen onu duyarsın, anlarsın, ne söylediğini, nasıl söylediğini fark edersin. Yüz yüze olmasanız bile seslerindeki gülümseyişi görür, gözyaşlarını duyarsın. O da duyulduğunu ve anlaşıldığını anlar. Bu da ikinci seviye dinlemedir.

Sezilerini de ortaya koyup dinlersen, derin dinlersin. Radyo alıcıları gibi olur antenin; çocuk merakı ile dinler, görünmeyeni görür, söylenmeyeni duyarsın. Duydukların, duyularınla gözlemlediğin her şeyi içerir. Bu da üçüncü seviye dinlemedir…

Minik bir test ile genelde hangi seviyede dinlediğimize bakalım:

İş, aile ya da sosyal kimliklerinizdeki “sen” ile karşındakini dinlerken kim haline dönüşüyorsun? Sözde dinleyen mi?  Belleğe / kalbe inen mi? Bunu anlamak için bu kimliklerle kurduğun ilişkilerde tek soru sor kendine: “Ne duydum?”

Selnur Gülek, Profesyonel Koç, Eğitim Danışmanı

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

%d blogcu bunu beğendi: